Serpil Ebe, önce odadaki kalabalığı görünce şaşırıyor, selam veriyor sonra. Odadaki kadınlar iki duvar boyunca diziler) minderlere oturmuş bekleşiyorlar. Entarileri kırmızı, turuncu, sarı renk lerle dolu. Gaz lambasının soluk ışığında görünen bu yüzlerden kimi genç, kimi kırışık, kimi yorgun kimi durgun. Sanki hepside sancı çekiyorlar gebe gibi.
" Seni Ben Doğurtayım "
Umutlarını yitirdiği bir kış ayında, yavaş yavaş dereye yürüdü Nazi. Indi aşağıya, biraz su vardı derede, Çamurlara bata çıka yürüdü. Sonra tarlaların bulunduğu yere gelince çıktı yukarıya. lslaktı tarlalar. Küçük karpuzlar da yoktu artık. Oşüdü Nazi. Çırılçıplaktı sanki. Haykırmaya başladı "Aysü Diyarbakır`a gittin`: Koşmaya başladı. Koştu, koştu ve sonunda evin yolunu buldu. O günden sonra hiç konuşmadı Nazi.
"Aysü Diyarbakır`a Gittin"
Kar yağdığında agaçları karikatürlere benzetirdim. Kahverengi dallar üzerinde beyaz ince bir yığılma... Ve daglar kıragının etkisiyle mor renge döner parlak bir görüntü yaratır doğada. Ya baharda; ağaçlar gelinlik giyerdi sanki, meseler kahverengi yapraklarını mart sonuna kadar saklar ve birden döküverirdi. Sonra yeşillikler pıtır pıtır çoğalırdı dallarda.
"Günlük Yol"