“Babalar ölür, bilirim.” dedi biri gülkurusu sesiyle başını sallayarak. Afalladım bird-en. “Ölür ölür, babalar ölür her zaman.” dedi bir başkası. “Sizin de mi babalarınız öldü?” dedim ben de. Hep birden başlarını salladılar gülkurusu seslinin başını sal-ladığı gibi. “Hep mi ölür?” dedim bu kez. “O ölür de seni de sağ bırakmaz ama,” dedi ocaktaki başını bulunduğumuz
masaya doğru uzatarak. Sonra nasıl olduysa işte, ansızın bu yavan yapıldak cümlenin içinde kayboldum. Ansızın anısız kaldım ve kırılan bir şeyler oldu sol tarafımda.
Kitaplarında pırıl pırıl bir Türkçenin izini süren Reşit Güngör Kalkan, titizliğini bu kez öyküye taşıyarak, `yazıyor olmanın hazzı`nı okurlarıyla paylaşıyor. Dilin her açıdan olanaklarını, büyüsünü ve önemli ölçüde toplumsal duyarlılığını yansıtan bu öykülerde aşka, emeğe ve özleme dair salt insan sıcağını anlamlı kılan altı çizilesi cümleler ve en yalın hâliyle sevginin gücünü bulacaksınız.