Sen Benim Kaderimsin; saf aşkın, aşkla titreyen birbirine sadık iki kalbin ve bekleyişin hikayesi...
İnatçı, hırçın ve dikbaşlıydı Zeynep. Bu haliyle dikenleri her zaman hazır bekleyen bir kirpiyi andırıyordu. Selçuk, onu ilk gördüğünde, o daha ufacık bir bebekti. Minik elleriyle parmağını sıkı sıkı tutan ve ona gülümseyen bu bebeği, ilk görüşte sevdi. Onlar didişe didişe büyüdüler, birlikte oynadılar ve sonunda kalplerinde büyüyen sevgiye karşı koyamadılar.
"İçimde bir şeyler kıpırdanmaya başladı. Kalbim deli gibi atıyordu. Bana biraz daha öyle bakmaya devam ederse adımı bile hatırlamam zor olacaktı. İlk defa ona bakarken, çocukluğumda bana eziyet eden çocuğa değil de genç bir erkeğe bakıyormuşum gibi hissettim. Selçuk da gözlerini kırpmadan bana bakmaya devam etti. Bu şekilde ne kadar durabilirdik acaba? Sonra dudakları aralandı ve gözüm dudaklarına kaydı. O dudakların kendi dudaklarımın üstüne kapanması ve beni öpmesi nasıl olur diye düşündüğüme inanamıyordum."
Selçuk, "Kirpi" lakabı taktığı kıza aşık olduğunu anladığında, uzun ve yorucu bir yolun onu beklediğini biliyordu. Bu inatçı Kirpi`yi ilk gördüğü andan beri seviyordu ve ondan asla vazgeçmeyecekti. Şimdi önemli olan birbirlerinin kaderi olup olamayacaklarıydı.