Yazarın; Selânik yangınını on yedi yaşındayken yaşayan ve yangın sonrasında kaçarak geldikleri İzmir`in Frenk mahallesindeki Fegaro terzihanesinde işgal günlerini geçirmiş olan annesinin anlattıkları bu romanın esas malzemesidir...
Yangından sonra, her köşesine tıkıştırılmış muhacirleri taşıyan Kapitan Kostaki adlı şileple yapılan sefil göç, akılları zorlayan bir yolculuğun içli bir anlatımı ile sunuluyor okura. Zişan`ın doğup, büyüdüğü Selânik, ezelden beri Osmanlı`nın malı ve en kıymetli parçasıydı. Onun, dedesinin ve bütün gelmiş geçmiş dedelerinin mezarları hep buradaydı... Selânikliler için Osmanlı`nın sancağı, padişahı, Allah`tan sonra en sevdikleri şeydi...
Göç, yangın, çete savaşları arasına sıkışan Zişan`ın ailesiyle ve çevresiyle mücadelesi de romanın anlatımına yeni, değişik boyutlar katıyor... Olaylar `rüzgâr gibi geçiyor` ve kitabın sayfaları çevrildikçe ortaya çıkan her giz başka bir gizin açılmaz gibi görünen kapısı haline geliyor. Daha önce Selânikli bir gençle yapılmış, kopması imkânsız sayılan bir nişandan dolayı, Selâniklilere has yıkılmaz sanılan duvarlar, Zişan ile Giritli bir ailenin yirmili yaşlardaki oğlu Tahsin`in aşkı ile unufak oluyor. Sonra mı? Sonrası kitapta, okuyun, anlamaya çalışın, öğrenin ve şaşırın...