Beş parmak dağlarından Dokuzkavaklara uzanan gerçek bir yaşam öyküsü Şekerci…
Lakabı Şekerci olan Mehmet’in gençliğinden yaşlanarak ölümüne kadar geçen çileli hayat yolculuğu, romanın ana
konusu gibi görünür. Lakin Şekerci gibi, ailesinin ve dostlarının hayatı da daha az sıkıntılı geçmemiştir. Bunu, Şekerci’nin ölmek üzere olan sevgili hanımı Huri Hanım’ın başında, yüreği üzüntülerle dolu olarak geçirdiği birkaç saatlik süre içinde, hayatı boyunca ağlamayı kendisine yediremeyen o güçlü kuvvetli bedenin gözlerinden akan iki damla yaştan ve Yaradan’ına dua edercesine iki elini açıp sessiz yakarışından anlıyoruz.
Şekerci, o birkaç saatlik süre içinde dağlayan yüreğiyle geçmişini yeniden yaşıyormuş gibi zihninde canlandırır. O, kendini, ailesini ve dostlarını mutlu yarınlara adamış ama zorlu hayat mücadelesi onun ömrünü bedenindeki acılarla yaşamasına, çektiği acılardan habersiz olanlarda dünyanın en kedersiz insanı olarak sanmakta ancak o iç dünyasında fırtınalarla boğuşmak zorunda da kalıyordu.
Sadece bu kadar değil… Yazar Ramazan Bilgi, kendine özgü anlatım biçimi ile olayları daha canlı gözler onüne seriyo. Daha bitmedi… Şekerci’nin o çok özverili ama çileli hayatını okurken, onun ömrü boyunca yürekten bağlandığı çalışma azmini gözler önüne sunan, duygulandıran ve düşündüren birçok şey bu romanda...