Her geçen gün şehirlerimiz ruhunu kaybediyor. Gerek yapılarıyla gerek yaşam kültürüyle gerek örf-adetleri ve de tarihiyle kadimleşen şehirlerimiz hızla eriyor. Şehir kültürü silikleşerek yok oluyor. Öyle ki şehir; içinde yaşayanı bir mengene gibi sıkıyor, boğuyor, nefesini kesiyor. Haliyle şehirde yaşam çekilmez hale geliyor.
Öte taraftan globalleşen dünyada şehirlerin tektipleşerek önplana çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Dünya şehirler üzerinden okunuyor. Ülkeler şehirleriyle anılıyor. Artık devletler değil, şehirler yarışıyor. Yeni şehirler, yeni yaşam alanları kuruluyor. Akıllı kentler inşa ediliyor. Mega binalar, devasa kafesler yapılıyor. Şehirde her şey dijitalleşiyor.
Evet, yapıların insanı ve de tabiatı ezdiği bir dönemden geçiyoruz. Şehirlerin asli unsurlarından vazgeçtiği bir güzergâhı takip ediyoruz. Şehirlere ihanet ediyoruz. Geçmişin izlerini bir bir siliyoruz. Bize ait olmayan yaşam merkezleri peyda ediyoruz.
İşte Şehre Dair kitabı böylesi bir zihin dünyasının yansıması olarak ortaya çıktı. Böylesi bir halet-i ruhiye ile kaleme alındı içindeki yazılar. Sonu çıkmaz olan sokağın başına işaret koymak, uçuruma giden yola tabela asmak niyeti taşıyor bu çalışma.
Şehre Dair; berhava olan hayatlarımıza bir hatırlatmada bulunmak, yok olan geleceğimize bir dikkat çekmek hedefi taşıyor. İyi okumalar...