EY İSTANBUL
Bir Cuma sedasıyla bulurum kendimi,
Eyüp Sultanın Rahmet kokan mihenk taşları arasında,
Sen ki nice fetihlere açılan kutlu kapı,
Sen ki fethi nice gönüllere sevda olmuş,
En kutlu yapı...
Sen ki şehadetlerin en görkemli sesi,
Sen ki İslam`ın son kalesi...
Pervazlarına konan güvercinlerin
Hoş sedalarıyla durulur ruhum...
Edirnekapı da selam salıp Koca Sinan`a,
Üsküdar`da kendimi bulurum...
Bir Hüdayi nefesiyle satır satır Aşk üflendikçe gönlüme,
Durulur derya-deniz; balıklar zikre durur,
Bir Nur akar Fatih`ten Süleymaniye`ye,
Rahmet`e gark olur nasipli gönüller,
Dil susar, yürekler şükre durur...
Ahh.. İstanbul...
Ne tarihler yazıldı gözlerinin uğruna,
Ne Çağ`lar devirdin sen,
En kutlu müjdenin sahibi sen,
Hakk`a ermiş velilerin mabedi sen,
Gülşen kokardı sokakların,
Bad-ı Saba misali...
Şimdi neden hüznü giyinin,
Neden kanar gözlerin ey İstanbul!..