"Size eşsiz bir kardeşlik hikâyesi anlatacağım. Bu hikâyenin içinde benim hayatım da var. Hayatımın içindeyse biraz yalnızlık, çokça kalabalık; biraz neşe, çokça hüzün; biraz öfke, çokça sevgi... Azıyla çoğuyla herkesin hayatında olduğu gibi... Sonra kardeşim Fehmi var. Ben ne kadar varsam, o da o kadar var. Dostlarım var. Bursa’dakiler, Ankara’dakiler. Birlikte büyüdüklerim, birlikte sevdiklerim... Bursaspor’um var. Yeşiliyle, beyazıyla, ruhuyla, inadına sevenleriyle kendine meftun eden ve dinlenir bir hikâyem varsa bunun asli sebebi olan Bursaspor’um... Ankaragücü’m var. Kalbimdeki yeşil ve beyazın yanına sarıyla laciverdi de katan, gönlümü genişleten Ankaragücü’m... Teksaslılar var, Güçlüler var. Futbol denen tatlı zehri yıllar yılı beraber içtiğimiz, var oluşlarının sebebi olan isyan ruhuyla hayatın her türlü güçlüğüne karşı dimdik durabilmeyi öğreten, gönüllerini pazara çıkarıp rastgele sevdalara açmak yerine sadece iki çift rengin peşinde ömür tüketen kardeşlerim. Bir de elimde olmadan sevdiklerime, dostlarıma ve her iki şehirdeki beni tanıyan, tanımayan renkdaşlarıma yaşattığım derin mi derin bir acı var. Hem de bu hikâyenin en önemli rollerinden birinde... Ben kim miyim? Benim adım Abdülkerim Bayraktar. Evet, size BursAnkara’yı ve onu yaratan hikâyeyi anlatacağım..." Çok yakında, ötelerden, sonsuzluktan böyle bir ses ulaşacak hepimize... Ve bu sesin sözleri satırlara düşecek. Bursa ve Ankara’yı BursAnkara’ya dönüştüren, iki şehri tek yürek yapan bir hikâye "Şehidin Emaneti - BursAnkara". O günleri yaşayan ve her biri sayfalarda vücut bulacak birçok Teksaslının, Ankaragüçlünün anılarıyla, Bülent Sabırlı tarafından kaleme alınan roman, çok yakında Galata Yayıncılık etiketiyle raflarda olacak. BursAnkara’yı var edenlerin anıları, satırların ölümsüzlüğüyle sonsuza uzanacak...