Tükendi
Stok AlarmıSayıklamalar, Bir Arthur Rimbaud Yorumu: Bir yanda şiir, bir yanda şair var. Bu ikisini birbirinden nasıl ayırabiliriz? Jeremy Reed için bu sorunun yanıtı basit: "Ayıramayız". Hele "Bir yaşamöyküsü yoksa yazarın yerini yapıtı alır." Reed, Marquis de Sade’ın ve Lautreamont’un hayatını yazarken yaptığı gibi, Rimbaud’yu yazarken de bu şaire yapıtlarından hareketle bir hayat kuruyor. Yapıt yazarın yerini alıyor. Ayrıca "gerçek" bir şair için şiirinden ayrı bir hayat düşünmek olanaklı mı acaba? Yazar, Rimbaud’da gerçek bir şairin -bütün "gerçek" şairlerin- hayatının, en uç noktada billurlaşmış biçimini buluyor. Bütün gerçek şairlerin bu kadar şiddetli olmasa da yaşadıkları bir trajedi var: Çağının önünde olmanın, geleceği görmenin yalnızlığı. Çünkü çağının ötesini gören şair ve yazarları çağdaşları ne yazık ki hemen göremiyor. Bunca yalnızlığın da sonu başkaldırı, öfke ve hatta şiddet olabilir. Büyük olmak isteyenlere bir öğüt: "Ya en uca kadar gidin ya da hiç başlamayın". Gerçek şairler için ikisinin ortası yok. Tabii ki büyük şairlerin yanında küçük şairler de vardır. "Her zaman insan canlısı olmakla tanınan, al gülüm ver gülüm ilişkileri kurmak için kurumlardan eksik olmayan önemsiz şairler, herkesten ayrı bir yol tutan dahilerin yolundan gitme cesaretini kendilerinde bulamazlar." Reed, yazarla yapıtını bütünleştiriyor ve sanki birbirinin ışığında ikisi daha aydınlık.