Çok uzun bir yol...
Tren raylarının üzerinde yürürken ölmeyi nefeslemek gibiydi yaşam. Göğüs kafesinde kaç kalbin olduğunu bilemezsin...
Hiçbir sevgi terlemeden yeşermiyordu.
Çok hızlı koştu ayaklarım, yine de gölgemi yakalayamadım. Kaçırdıklarım ahlarıma dua oldu. Ben yaşamın gölgesinde bir umutla seyrettim ellerimden kayışını.
Her şey bitti artık. Bitirmek kolaydı, ya yeniden başlamak! Bu kadar kolay mıydı?
Ben tekrar başladığım yerdeyim.
Peki sen nerdesin? Hangi kavşakta kaldı umutların? Çıkmaz sokaklarda yeşerttiğin hayallerin olmadı mı hiç?
Kaç kişi sevdi seni? En çok kimi sevdin?
Hayat senin için kolay oldu mu?
Aslında hepsi bir piyano notası gibiydi. Ne kadar çabuk ve kolay öğrenirsen, yaşam da sende o kadar güzel can buluyordu.
Yaşadıklarımızı iyisiyle kötüsüyle sarıp kabullenmek de bir mücadele şekliydi.
Mücadele etmek, başarmak, umut etmek zorlukların kolaya çevrildiği imgelerdi.
Şimdi bize yaşamın gölgesinde kalan hayatlarımızda mücadele etmek düşüyor.
Umutla atan kalplerinize, nefes aldığınız sürece dokunmak paha biçilemez.