Sevdiği kız iki adım ötede dururken zamanını kafede düş kurarak geçiren Doğulu âşık, ah! Bahsettiği kadın Paris’te mi yaşıyor yoksa Binbir Gece Masalları’nda mı? Hakikat, düşler memleketinde geçer akçe değil! Peki itiraf etmek kolay mı? Ya inkâr etmek neye yarar?
Mısır’ın ünlü edibi, çağdaş Arap edebiyatının etkileyici sesi Tevfîk el-Hakîm, 1938`de yayımlanan Şark’ın Serçesi’nde bir aşk hikâyesini, bir yüreğin çırpınışını, bir zihnin bocalayışını Doğu ve Batı karşıtlığı üzerinden anlatıyor. Okuru II. Dünya Savaşı öncesi Paris’ine götürerek kapitalizmin yükseldiği Fransız toplumuna, ekmeklerini ceplerinden çıkardıkları çakıyla kesen işçilere, sigaralarını banknotla yakan Amerikalılara, semayı keşfeden Doğululara ayna tutuyor. Satır aralarında Beethoven’ın senfonilerine rastlamak da mümkün Hâfız-ı Şîrâzî’nin beyitlerine de.
Şark’ın Serçesi, insanı, içinde pusuda bekleyen ikilemlerle yüzleştiren bir sarkaç.
Öyleyse neden aşk semasında kanat çırpıp ötmüyorsun?