Yönetilenlerle yöneten ilişkilerinin gitgide karmaşıklaştığı bir çağda, genç bir idarecinin kurulu düzenle toplumsal gereksinmeleri bütünleştirme uğraşını izliyoruz.

Yazar bu çerçevede duyguları ile gerçekler arasına sıkışıp kalmış şair ruhlu bir kaymakamın trajikomikten trajediye uzanan öyküsünü sunuyor bizlere.

İsa Küçük; gerçekçi, inandırıcı konusu, bilgi ve deneyimine dayalı birikimi ile eserini bir ilk romandan öteye taşıyor. Koşullarını iyi tanıdığı karakterinin özlediği sarışın aydınlıktaki yaşam yolculuğunun önünü kesen kara bir mermere doğru yönlendiriyor okuru.

AYLA KUTLU

Taşra…

Taş-Ra… Taşı canlandırmaya, Ra’nın içine insan kalbi yerleştirmeye çalışan şair ruhuyla kendini bir anda şehrin “ileri gelenleri ve geri kalanları” arasındaki çatışmanın içinde bulan ve buz tutmuş saati çalıştırmaya uğraşan bir kaymakam.

Sonra paramparça olmuş bir yaşam…

Sarışın ve Kara, kayıp parçaları bürokratik bir hüzünde damıtarak taşra hakkında “yeni şeyler” söylüyor. Bildiği şarkıları unutmuş ve asasını yitirmiş kör bir adamın dilinden dinliyoruz söylenenleri. İmkânsız denecek kadar şaşırtıcı fakat gerçek…