Denize giden insan farklıdır ve aşka çağrılan deli divane bir aşık gibi gözden kaybolana kadar, ellerini sallayarak vedalaşır sevdicekleriyle. Yazgısının arkasından koşan deniz insanı için uzundur bu vedalaşmalar...
İsmi ile müsemma Hoyratdeniz... Kıyısında küçük bir köy, Dünyanıngözü; iki ağızlı, ters dönmüş bir kaşık, belki de denizde yüzen fettan bir kadının omzu gibi... Kıyı köyünde bir dalgıç; dünyaya açılan iki penceresinden birini savaşta kaybeden Camgöz Reis...
Vecdi Çıracıoğlu, “Denize Dair Hikâyat” üçlemesinin ilk kitabında, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının arifesinde, iş güç dağdağasına kapılmış deniz insanlarının hikâyesini anlatıyor. Uzun sürmüş kışın ardından açan kızılşap renkli zambaklar, uzun eğrelti otları arasında telaşlı telaşlı dolaşan tavşanlar ve rıhtımın ilerisinde akşamsefaları köyün denizcilerini hayata bağlıyor. “Tutarga, tutarga!” Camgöz Reis derine dalıyor!
Sarıkasnak, ay çıkınca huyu değişen insanlarla uğraşan Camgöz Reis’in, pruva ile ufuk çizgisi arasında ağ ören denizcilerin romanı...