Bir bütündü doğayla yüzleşmenin verdiği düşünceler. Acımasız ne varsa üzerimize çullanmıştı, nöbet gibi geliyordu. Ayrısı gayrısı yoktu ölümün. Ne sazlar çalınır ne sözler dinlenir olmuştu. Mahşerin çocukları gibi birer birer düşüyordu karlara, teslim oluyordu insanlık. Bir emrin esareti boğuyordu tüm gerçekleri. Yazgısı oluyordu ihtiraslar, anlatılan hikâyeler birer birer gerçek oluyordu. Kurtarmaz olmuştu anaların feryatları, dindirmez olmuştu yarın gözyaşları. Ayşe’ye, Fatma’ya yazılan son mektuplar olmuştu hayata dair ne varsa. Tarih yazılmıştı karlı karışan topraklara. Adı beyazdı, adı hüzündü, adı esaretti. Bir esaretin peşinden gitmek de bize düşmüştü. Hepsi bu...