Mucurluoğlu ile 2011 yılında tanıştık...
Hürriyet Gazetesi`nin Ankara büromuzu aramış ve şöyle demişti: "Yahu bu Karanfil Sokak`taki asansör çalışmıyor. Hadi beni boşverin. Benden daha mağdur bir yaşama sahip engelli arkadaşlarım var." O gün bu gündür... Kentin neresinde bir `engel`le karşılaşsa... Engellilerle ilgili bir fikri, düşüncesi olsa... Arar, yazar...
İşte yine öyle bir gün. Önce kulağımı, sonra telefonumu çınlattı...
Belki bedeniyle değil ama düşünce ve hisleriyle tankların önüne yatan, üstüne çıkan Mucurluoğlu`nun o en uzun ve kara gece 15 Temmuz`u anlatan şu cümlesi ömür boyu hafızamda kalacak: "Hayatta engelli olmak sadece işitmemek, görmemek, yürüyememek değil. Darbe de bir özürlülük/engellilik hâlidir. Fiziksel bir engelli için tekerlekli sandalyede yaşamak ne ise, demokrasiyi kaybetmiş bir toplum için de darbe aynı şeydir."
Koşmak için ayak ve bacakların, yazmak içinse el ve kolların olması gerektiğini düşünürdüm hep! Taa ki, `hayata diş geçiren adam` Oğuz Mucurluoğlu`nu tanıyana kadar.
- Fatih Tekedci, Hürriyet Gazetesi Ankara Editörü
İlk kitabı Dinle Kardeşim, ardından ikincisi geldi; Sevgililer Gününde Hiç Randevum Olmadı. Ve şimdi yepyeni bir kitapla okurlarının karşısına çıkıyor Oğuz Mucurluoğlu: Sarı Yalnızlık…
Sarı Yalnızlık`ı okuyup bitirdiğimde şunu anladım: Yıllardır `Engelli Yazar` diye anılan Oğuz, bu kitabıyla engelleri aşmış bir yazar olarak karşımıza çıkmış bulunuyor. Yolu açık olsun...
- Cezmi Ersöz