Her öykü başka bir dünya…
Samimi bir arayışın, samimi bir dokunuşun, hayalleri gerçekleştirebilmenin zorluklarını anlatan, aralayan bir kapı.
Yaşanmışlıklar birikince akacak bir yol bulur kendine. Yalın ve duru bir anlatımla Konya-Kulu Kürtleri, yoksulluk, dil bilmezlik, dışlanmışlık, feodal yapı, paylaşımlar, asimilasyonlar…
Bu öykülerde kendilerini bulmuşlar.....
“Atın üstündeki genç gelin, bu durum karşısında ne yapacağına bir türlü karar veremiyordu. Babasının evine geri mi dönseydi acaba?
Ancak babası onun karşılığında birkaç hayvanla bir miktar da para almıştı. Bu onların yaşamını kurtaracaktı. Evet, ne olursa olsun kendisini ailesine kurban edecekti. Zaten o hiçbir zaman kendisi için yaşamamıştı ki ailesi için kendini feda etse ne olurdu ki?
Çaresiz bir şekilde boynunu önüne eğerek müstakbel kaynanasının yularını çektiği atın üstünde diğer kalabalık ile birlikte yeni evine doğru yola koyuldu.
...
Ve film burada bitti.”