Geceleri kardeşimle birlikte girdiğimiz odamızda kardeşim uyuduktan sonra usulca perdeyi aralar, zifiri karanlığa meraklı ve korkak gözlerimi dikerdim. Eğer uykuya yenilmezsem Orhan Amca’nın gecenin kör karanlığında sallana sallana penceremizin önünden geçişini beklerdim. O, evimize yaklaşınca perdeyi biraz daha kapatır, küçücük bir aralığa simsiyah gözümü dayar, sadece o koyu geceyle benim bildiğimiz bir günaha, ayıba, bir sırra şahit olmanın tedirginliğini yaşardım. Sonra Orhan Amca’nın, evinin kapısını gümbürtüyle kapatmasıyla film biter, ben de yatağıma dönerdim.
(Fatiha’dan)