Böyle saplantılı bir kişiliğe dönüşmemdeki en temel neden kendimi tanımayacak kadar yabancı ve kendimle ilgili doğru kararlar veremeyecek kadar da tutarsız olmamdan kaynaklanıyordu.
Artık eskisi gibi kendimle konuşacak kadar kendime yakınlık duyamıyordum. Kendine yabancıyken, sıradan bir deli bile olamıyor insan. Birlikte aynı yağmurda ıslanıyor, aynı düşü görüyor olsam da sanki otogar kalabalıklarının yabancılığına bürünüyordum. Oysa denizin ortasında yolunu şaşırmış bir sandal gibi, dev dalgalara inat, kendime sığınabileceğim bir liman arıyordum. Ama küreklerimden birini kaybetmiş ve ne kadar çabalarsam çabalayayım, kendi eksenim etrafında dönüyor gibiydim. Kendim için yarattığım bu girdapta, yaptığım yanlışların olağan bir şekilde gerçekleştiği kanısına varmak istiyordum. Kendimi kandırmaya çalıştığımın farkındaydım ama vicdanımın yükünü indirip dinlenebileceğim tek dayanağım da buydu.