Tam anlamıyla kendinden geçmemişti ve bilinci hâlâ yerinde gibiydi ama gözleri karanlığın içinde kaybolmuştu, tıpkı bir âmâ gibi… Uyumuyordu, bunu biliyordu. Simay şu an acı çekiyordu, bunu da biliyordu ama neler oluyordu?
…
O sırada yanı başında bir ses duydu.
“Simay’ın kurtulması sana bağlı olsaydı, onun için hayatını feda eder miydin genç adam?”
…
Hangisi gerçek hayat, hangisi düşler âlemi, o bile karıştırır durumdaydı artık. Üstelik bu defa daha güçlü, gerçekliğin içinden bir kesit gibi daha canlı, daha kanlı geliyorlardı.