*Bir müddet sonra anladım ki kaptan, gözlerini diktiği sonsuz maviye, takıldığı kelimeleri bir bir düşürdü. Ayrılıklarını düşürdü, her akşam yatmadan önce öptüğü çerçeveyi düşürdü, kavuşma arzularını düşürdü. O düşürdükçe ben sustum. Bir vakit sonra emin oldum ki, kaptanın gözlerini sonsuz maviye diktiği yerde zaman durdu.*
Osman Onur Şimşek, ilk romanında inceliklerle yaşamaya çalışırken aldığı her yarayla yalnızlaşan, kalabalık beklentilerin gürültüsü arasında suskunlaşan; sözcüklerin hiç olmadığı kadar soyut, sıfatların hiç olmadığı kadar yakışıksız, zamirlerin hiç olmadığı kadar vefasız olduğu anların izlerini taşıyan genç bir adamın karar masasına oturtuyor bizleri.
*Kendisi bir olup üçle toplandığında beş etmeyi arzulayan, ya bir olduğuna, ya üçten umut bulduğuna, ya da beşi arzuladığına söver.*
Ustaca işlediği kurguda, hayallerin arasında kaybolan okura bir çıkış yolu göstermek şöyle dursun, onu kahramanıyla birlikte daha da derinlere gömmek için en ağır kelimeleri ayaklarına bağlıyor.
Sanırlardı Ki O, bir ilk romandan çok daha fazlası. Belki bir arapsaçı, belki de okuru bekleyen muhteşem bir sorgu masası.