“Siz hiç kendi çocukluğunuzu karşınıza alıp oyun oynadınız mı?”
“Küçücük ellerini çenesine dayamış gecenin karanlığında yoldan geçen arabaları izliyordu Samut. Pencere ise önünde girdap olmuş evin tüm gürültüsünü yutuyordu.
Doğduğu bu haneden fırlayan cam kırıkları her gün bir başka uzvunu kesiyordu. Kopan her parçası sağa sola dağılıyordu. Onların ardından bakıyordu kömür karası gözleriyle. Elleri hep çenesinde. Keder kuyusuna bastırılmış peynire dönmüş.
İçi sarı su doluydu. Delik delikti. Ekşimişti. Bu yaptıkları az geliyormuş gibi bir de ellerindeki paslı bıçakla dilim dilim diliyorlardı. Ana laflarıyla, ucundan tuz damlayan baba dilleriyle...”
Selahattin Anatürk; ilk kitabı Samut ile hayatlara uzaktan değil, yakından bakıyor; sözler ve kelimeler yelpaze gibi açılıp kapandıkça, okuyanın yüzüne hem tatlı bir esinti veriyor hem de bir hışımla çarpıyor. Coğrafyayı, yuvayı, kadını, bireyi ele alışındaki sahicilik, iç sesini kendine özgü karakterleriyle işitmemizi sağlayan dil mahareti ve insanın temiz kalmış yerini işaret eden derin bir öykü Samut.
Kitap Tanıtım Yazısı
“Siz hiç kendi çocukluğunuzu karşınıza alıp oyun oynadınız mı?”
“Küçücük ellerini çenesine dayamış gecenin karanlığında yoldan geçen arabaları izliyordu Samut. Pencere ise önünde girdap olmuş evin tüm gürültüsünü yutuyordu.
Doğduğu bu haneden fırlayan cam kırıkları her gün bir başka uzvunu kesiyordu. Kopan her parçası sağa sola dağılıyordu. Onların ardından bakıyordu kömür karası gözleriyle. Elleri hep çenesinde. Keder kuyusuna bastırılmış peynire dönmüş.
İçi sarı su doluydu. Delik delikti. Ekşimişti. Bu yaptıkları az geliyormuş gibi bir de ellerindeki paslı bıçakla dilim dilim diliyorlardı. Ana laflarıyla, ucundan tuz damlayan baba dilleriyle...”
Selahattin Anatürk; ilk kitabı Samut ile hayatlara uzaktan değil, yakından bakıyor; sözler ve kelimeler yelpaze gibi açılıp kapandıkça, okuyanın yüzüne hem tatlı bir esinti veriyor hem de bir hışımla çarpıyor. Coğrafyayı, yuvayı, kadını, bireyi ele alışındaki sahicilik, iç sesini kendine özgü karakterleriyle işitmemizi sağlayan dil mahareti ve insanın temiz kalmış yerini işaret eden derin bir öykü Samut.
Selahattin Anatürk
1985 yılında Antalya’da doğmuştur. Orta öğrenimini Kemer Lisesi’nde tamamlamıştır. 2007 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olmuştur. 2010 yılında aynı üniversitenin Orta Çağ Tarihi kürsüsünde yüksek lisansını tamamlamıştır.
Öykülerinden “Nazife”, “Kalyani’nin Resimleri”, “İşlemeli Gümüş Ayna” Edebiyatist’te; “Zamanı Durdurmak” İkinci Hamur’da; “Isırgan”, “Uçurtma Kuyruğundaki Çocukluğum”, “Yüreğimi Sarartan Mimoza” Litera Edebiyat’ta; “Karanfil Kokusu”, “Kır Çiçekleri”, “Gül Kokan Mendil” Kar Öykü, “Leylekleri Affettim” Darağacı Sanat; “Muskanın İçindeki Tohumlar” İshak Edebiyat; “Zoraki Gülüş” Dergi Ayar’da; “Sessizlik Oyunu”, Bizi Kimse Duymamıştı isimli öykü seçkisinde Yol Akademi Yayınevi tarafından, “Kırmızı Fular”, Leyla Buradan Taşındı isimli öykü seçkisinde, Ayrıkotu Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. 2007 yılından beri Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak görev yapıyor. Evli ve İstanbul’da yaşıyor.