İstanbul’daki karşı duruş, ekonomiyi bir avuç insandan; dini, kafası beline düşmüşlerden, dinci temsilcilerini iktidarın pençesinden; Türk kadınını kirli ve tehlikeli görenlerden ve çocuklarımızı da sapkın tarikatlardan acilen kurtarmamız gerektiğini vurgulamıştır.
Demokratik ruhu kaybedersek; kendi düşüncelerini yüceltip din değerinde sunanların, fanatik öğütçülerin ya da şeyhlerin, demokrasimizi fare gibi üfleye üfleye ısırıp yaralayanların peşinden gitmek zorunda kalırız.
Gerekli yasaları çıkartmayanlar, düzmecilik - sahtecilik - ve kara para aklayan Rıza Sarraf gibilerinin, haram servet ile neşe ve şenlik içinde yaşamalarına göz yumacaklarını, elini kolunu sallayıp yurtdışına çıkmalarına, köylünün tavuğuna çarık giydirip, ekili arazisine daha çok zarar versin için domuza “hilti” verebileceklerini(!) göstermiş oluyorlar.