İnsan, benzerliklerin ve karşıtlıkların ötesine aşmaya tutkun bir mizaçla yaratılmıştır. Kendini kendiyle sınayan bir varlık olmayı göze aldığı noktada, bu yazgıya iradesiyle tutunmaya ve benliğiyle katılmaya başlar. Bu kaynaşma insanın ruhundaki çatışmayı dindirmez, büyütür. Kaynağını kendi ruhundan alan ve birbirini nefyeden durumlar, tutumlar ve kimlikler ortasında, onu gerçek bir bütünlük üzere yolda tutacak dili ise insana şiir bahşedebilir. İnsanın tüm sorumluluğunu üstlenen bu dil ile şairler, yukarıdan aldıklarını aşağıya taşır, içlerinde bulunanı dışarıya saçar, böylece kendilerini bütün bir varlığa mâl etme imkânını yoklarlar. Bütün insanlık çağları içinde Osmanlı asırları, sözü varlığı kuşatacak çaptaki böylesi kutlu yolcuların bereket mevsimleridir.
Hakkında verilen bilgiler ile tahtında edilen övgüler satırlara ve asırlara sığmayan o simalardan birini, bir Osmanlı şairi ve âlimi olan Nev’î Efendi’yi eksene alan bu kitap, ayrıca eksenini çevreleyen şiir ve ilim kavramları üzerine de çok yönlü ve karşılaştırmalı bir içerik malzemesi sunmaktadır. Üslûbu ise, akademik bir çalışmanın gerektirdiği sorumluluklara bigâne kalmak istemeyen, ama aynı zamanda akademik dilin soğuk ikliminde bağışıklığını ve yumuşaklığını korumaya çalışan bir sinenin ürünüdür.