Halit devam etti:
- Protez yani takma bacak, kendi bacağı kopunca bu demir bacağı taktılar. Tarık’ın birden gözleri parladı, parmak kaldırmadan konuşmaya başladı.
- Demir bacak mı? vay canına, bu harika bişey! Ateş etseler de vurulmazsın. Tüm sınıf hayret içinde Tarık’a baktı.
Öğretmen;
- Tarık sen neden söz ediyorsun? Bu söylediklerin çok kırıcı. Bir insana protez takılmasının neresi iyi olabilir?
Tarık’ın yüzü kıpkırmızı oldu, yerine oturdu. Halit biraz kırılmış bir şekilde Tarık’a baktıktan sonra devam etti.
- İki kardeşim daha vardı. Bir abim ve bir kız kardeşim. Onlar da buraya gelmeden önce savaşta öldüler.
Tarık yine dayanamadan söze karıştı:
- Başka canları kalmamış mıydı?
Bu kez tüm sınıfla birlikte öğretmen de Tarık’a dönerek şaşkınlıkla baktı.
Öğretmen;
- Tarık, eve gittiğinde annene beni aramasını söyler misin?
Tarık başını sallayarak, *Peki öğretmenim`` dedi.