Yüzyıllardır doğuda birbirleriyle siyasi ve askeri olarak mücadele eden Osmanlı ve İran devletleri, XIX.
yüzyılın ilk yarısına kadar ilişkilerini çatışma ekseninde yürüttü. Sınır aşiretleri ile ilgili yaşanan
uzlaşmazlık nedeniyle 1820 yılında başlayan savaş, Osmanlı ve İran arasında geçmişten bu yana yaşanan
mücadelelerin askeri anlamdaki nihai safhasıydı. İran’da 1796 yılında hâkimiyet kuran Türk hanedanı
Kaçarlar, 1820-1823 yılları arasında üç yıl, şark ve Bağdat cephesinde Osmanlılar ile savaştı. 1820-1823
Osmanlı-İran Savaşı, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından önce gerçekleşen son savaştı.
Askerî tarih çalışmaları ekseninde bakıldığında bu savaş, Sultan II. Mahmud’un modern bir düzenli ordu
kurma teşebbüsü sayılan Asâkir-i Mansure-i Muhammediye ordusunun teşkili öncesinde Osmanlı
ordusunun harp kabiliyetini ve yapısını gözler önüne sermekteydi. Savaş ekseninde Osmanlı ordusunun
harekât, lojistik-ikmal ve seferberlik faaliyetleri, ilk defa bu çalışma kapsamında değerlendirildi. 1820-1823
Osmanlı ve İran Savaşı ayrıca, iki ülke arasında yapılan savaşların da sonuncusuydu. XIX. yüzyılın büyük
güçleri İngiltere ve Rusya arasındaki rekabetten dolayı yara alan Osmanlı-İran ilişkileri, bu savaş sonucunda
imzalanan I. Erzurum Antlaşması neticesinde büyük oranda silahlı çatışmanın yaşanmadığı bir sürece girdi.
Antlaşmada yer alan birçok hüküm, doğuda yaşanıp bugüne kadar uzanan sorunlara çözüm getirdi. Bu
çözümler, başta iki ülke sınırlarının tanzim edilmesi, ticaretin geliştirilmesi ve devletlerarası ilişkilerde
mezhep temalı siyasetin bir kenara bırakılması olarak temayüz etti. Türk diplomasi tarihinde önemli bir
merhale sayılan I. Erzurum Antlaşması ve bu antlaşmasının onay sürecinde yaşanan diplomatik krizler de
bu çalışmada ayrıntılarıyla ele alındı.