Sağlığın sosyal hali, insanların birbirleriyle kurduğu etkileşimi dert eder. Üretim biçimi, gelir, sınıflar, kimliklerle sağlık arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlar. Topluluğun üyeleri arasındaki rekabet dayanışma, normlara uyum çatışma ve egemen değerlerin kabulü reddi konularını mercek altına alır.
Sağlığın Sosyal Hali başlıklı bu kitap, biyomedikal sağlığın iflah olmayacak düzeyde derin bir kriz yaşadığı bugünlerde, sağlık ile sosyal bilim alanlarını *sosyal sağlık* üst başlığı altında buluşturma konusunda mütevazi bir adım atmayı hedeflemektedir. Kavramsal tartışmalardan ziyade, gündelik hayatın olgu ve yaşanmışlıklarını temel alan bu kitap, her değerin fiyata kurban edildiği bir uygarlıkta, insanı ve sağlığı, toplumsallık ilişkisi içerisinde aramaya çalışmaktadır.
Hastayı *insan* gördüğü gibi, toplumu da fiili ya da potansiyel bir *hastalar yığını* değil, bilinçlendirilebilir, devindirilebilir, dönüştürülebilir bir insan birlikteliği olarak gören hekimler var. Onlar, doktorluk ve tıbbın, ne insanlar üzerinde iktidar icrasının gerçekleştirildiği ne de iktisadi yarar ve çıkar doğrultusunda insanların *hasta* olarak metalaştırıldığı bir etkinlik olduğu; fakat insan ihtiyacını karşılamaya dönük bir *zanaat* olduğu bilinciyle hareket eden *bir nefes sıhhat* mümessilleri… İnsanlıktan eksilerek doktor olma yerine, insanlıklarını daha mütekâmil kılma yolunda doktorluğu vesile yapan mümessiller…
İşte böyle bir *mümessil*in; hastalık gözetleyicisi olmak yerine *sağlık gözeteni* olmayı seçmiş, ama sadece hasta-bireyin değil, bir *hasta-toplum*un, bir *hasta-dünya*nın sağlığını da gözetmeyi insan olmanın gereği, yaşamın da ereği saymış bir hekimin kaleminden çıkan satırlar bekliyor sizi. Onu okurken, tıp hekimliği birikiminin bir sosyal bilimci yetkinliğiyle nasıl takviye edildiğini, kaynaştırıldığını, bireşime kavuşturulduğunu fark edeceksiniz. Tıbbın, onun kalemi ile nasıl sosyal-kültürel bir dinamizme büründüğünü, nasıl sosyolojiye, antropolojiye kanat çırptığını hissedeceksiniz!..
- Prof. Dr. Tayfun Atay
Sağlık yalnızca hastalık ya da sakatlığın bulunmaması değil, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve sosyal açılardan tam bir iyilik durumu olarak tanımlansa da, hekimlerin büyük çoğunluğu sağlığı yalnızca hastalığın/sakatlığın karşıtı olarak algıla(t)maya eğilimlidirler. Osman Elbek Sağlığın Sosyal Hali’nde, pek çok bileşeniyle birlikte kişinin toplumsal gereksinimlerine ışık tutuyor, konuşulmayanı ve hatta konuşulmasından çekinileni gün yüzüne çıkartıyor.
- Prof. Dr. Kayıhan Pala
Hem mesleğini hem de mesleğinin geldiği halini tarihin süzgecinden geçirerek, düşünen ve sorgulayan Osman Elbek’in yazılarından yalnızca hekimlere değil, herkese düşecek bir pay var…
- Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu
Sağlığın Sosyal Hali, tıbbın toplumsal pratik olduğunu vurgulamanın çok ötesine geçen, sağlık kaygısını kolektif yaşamın bugüne özgü bütün katmanlarıyla kıyasıya ilişkilendirirken, hiçbir toplumsal kurum ve pratiğin kendi başına kavranamayacağını hatırlatan bir kitap. Nesnesiyle kendi arasında kategorik bir ayrım yapan ve sadece nesnesi hakkında konuşan bilim anlayışının tersine, kendi pratiğinin toplumsal ilişkiler bütünündeki yeri ve işlevinin de hesabını soruyor Osman Elbek. Üstelik, bunu insan bilimlerinin farklı alanlarına özgü söylem zenginliği içinde özgürce ve ustalıkla dolaşarak yapıyor. Neoliberal bir dünyada tıbbın yaşama müdahale etme biçimlerini belirleyen en temel unsurların tıptan giderek ne kadar uzaklaştığını anlamak için bir anahtar niteliğinde Sağlığın Sosyal Hali.
*Hasta* olmadan önce, *hasta* iken ve *iyi* olduktan sonra da okunması sağlık için birebir...
- Doç. Dr. Ferda Keskin