*Fırtınalı bir hayatın içinden geçtik. Öz vatanımızda parya muamelesi gören neslimiz, bugün devletin bütün yükünü omuzlamış bulunuyor.
Gençliğimizden bu yana hak arama mücadelesinde değişik tepkiler verdik.
Şahsım adına, attığımız adımları hep yargıladım, ilkelerimize uygunluğunu sorguladım. Öyle ki, dostlarımla bir çok konuda ayrı düşündüğüm oldu.
Aşırı gerçekçi bir tavır takındım. Attığım her adımın sonunu düşündüm. Elbette ki hata ettiğim anlar olmuştur. Ama yetmişli yıllarda yaşadığımız anarşi ortamında, kendimizi içinde bulduğumuz kanlı olaylarda bile ölçülü olmaya dikkat ettim.
Otuz üç yıldır kaleme aldığım binlerce yazıda da gerçekçi olmaya çalıştım. Birilerine yaranmak için gerçeği örtmeye çalışmadım. Tam tersine, gerçeği yazdığım için dostlarımdan da eleştiriler aldım. Belki ben yanıldım, ama doğru bildiğim konuda bütün dünya karşıma çıksa ondan taviz vermedim.
İrademi kimseye teslim etmedim, kimseye körü körüne tâbi olmadım. Desteklediğimi bilinçli olarak destekledim; doğrularını savundum, yanlışlarını lisan-ı münasiple izah/ikaz ettim.
Peygamberimizin, *Din nasihattır.* hadis-i şerifini kendime ilke edindim. Kur’ân ve Sünnete bağlı kalarak, hem yöneticilerimizi hem de halkımızı içlerinden biri olarak uyarmaya çalıştım.
Hâlâ aynı yoldayım.*