Safahat, şehadet mertebesine kendi kanıyla abdest alarak yürüyen; makus tarihini yenerek benliğini yeniden bulan bir milletin destanı olduğu kadar, hayatı zorluk ve yokluklarla bezeli büyük bir şairin penceresinden tasavvufi bir arayış ve maneviyata dönüş çabasıdır aynı zamanda... Akif, öze dönüşün anahtarı olarak gördüğü reçeteyi, Avrupa`ya eğitim alması için gönderilen "Asım" üzerinden dile getirirken; kurtuluşun eğitimden geçtiğini, eğitilmiş insanların İslam`a ve ülkeye sahip çıkacağını vurgulamakta; "Asım`ın nesli"nin Müslümanları kurtaracığını söyleyerek, bu kuşağa olan umudunu belirtmektedir. Akif`e göre yeni yetişecek gençliğe gerekli olan, içine boş inançların, kişisel ve politik çıkarların karışmadığı saf İslam inancı ve çağdaş dünyanın bilim alanında ulaştığı bilgidir. İşte "Asım nesli" bu bilgiyi, Avrupa`ya giderek, inançlarını yitirmeden edinecek ve Doğu`nun geri kalmışlığını yok edip; Batı karşısında İslam`ı, başı dik bir konuma getirecektir.