Değişen ve giderek neye dönüştüğü kestirilemeyen dünya içinde insanlar ve insan olma halleri hep bildiğimiz gibi… Herkes bir hikâyenin içine fırlatıldı ve orada bocalamakta. Bocaladıkça hayat çizgisi zikzaklaşıyor, bir estetik kazanıyor. İçine atıldığımız hikâyelerimizle hepimiz bir diğerinden ayrılarak kendi hikâyemizin biriciği oluyoruz. Korku, yalnızlık, huzursuzluk, sevgisizlik, kıskançlık, arzu, özlem, keder ve bunlara yabancılaşma biçimleri ile insana dair olan köklü haller, zamana ayak uyduramayan ya da aldanışlarla bir ileri bir geri hareket eden varoluşuyla hayatta kalmaya devam ediyor.
Serpil Canalan’ın etkili anlatımıyla hayatın ve insanın içinden öykülerde insana dair suskunlukları, söylenmişleri, hüzünleri, acıları ve yürek buruntularıyla bürünmüş yalnızlıkları okuyacaksınız.