Hakkında adı ve soyadından başka hiçbir fikrim olmadan, tamamen sezgisel itkilerle kendisini çalışma öznesi olarak seçtiğim insanın, yani Sabahattin Kurt’un, bu kadar tertemiz ve dejenere olmamış, anasından doğduğu gibi kalmış bir insan olduğunu bilemezdim. Bugünün neoliberal değerlerinin hegemonyasında bu değeri tam olarak algılamak çok zor. Çünkü insani ve etik değerler gereksiz kılındı. Solun asabiyye kavramı ile tanımlanan moral üstünlüğü da ağır tahribata uğradı, bu tahribatın etkileri hâlâ sürüyor ve telafi edilebilmiş değil. Ancak köklere dönerek bu tahribatı moral değerlerle yenilemek ve ilişkileri yeni kavramlarla kurabilmek mümkün. Başlanacak yer zaten hazır bekliyor: Kızıldere ve Sabahattin Kurt.
Bir devrimci için en yüksek erdem ve vasıflar tek tek sıralansa: Davaya adanmışlık, ideallere inanç, cesaret, fedakârlık, yoldaşına saygı, emekçiye sevgi ve şefkat, örgütün verdiği her görevi layıkıyla yerine getirme, kararlılık, dürüstlük, mertlik, tevazu, özel mülkiyete gündelik hayatında da karşı tavrı, devrim ve sosyalizme mutlak inanç gibi kriterler söylenebilir. Tüm bu kriterler değerlendirildiğinde, tek söz söylenebilir: Sabo 1 numaradır.