Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, uzak diyarların birinde kızından başka bir varlığı olmayan yaşlı bir kadın yaşarmış. Kadının da güzel mi güzel, şirin mi şirin bir kızı varmış. Kadın, güzel kızını çok severmiş. Eh ne de olsa başka çocuğu yokmuş. Gözünün nuru, gönlünün huzuru kızını bin bir zorlukla büyütüyormuş.