Her şeyin yazı ile başladığını söylemek doğru olmazdı. Ancak her şeyin yazı ile anlam bulduğunu söylemek, yerinde olur kanısındayım. Yazı silinmez olan bellektir.
Ve yazı bulunduğundan bu yana, arkeoloji çalışmaları sonucu günümüze ulaşan sayısız tarihsel izdüşüm ile karşılaşmaktayız. Her şey yazı ile başlamamış olsa da yazının sihirli bir değnek gibi, sanata taç giydirdiğini hayranlıkla fark ediyoruz.
Sevgili köylüm, değerli büyüğüm, İbrahim Gönen, yıllar öncesinden yazmaya başlamış. Çocukluğundan bu yana yaşadıklarını, gördüklerini, diğer bir deyimle. Bütün yaşamsal anılarını.
SABAH GÜNEŞİ başlığı altında toplayarak, gelecek kuşaklara aktarmayı başaran, nadir bir çalışmaya imza atmış.
SABAH GÜNEŞİ’ni okurken yalnızca Nurhak Dağları’nın eteklerindeki, birkaç hanelik, bir köy ahalisinin mütevazı yaşantısını okumayacak, aynı zamanda hayat koşullarının zorlamasıyla uzaklara, gurbet ellere giden ve aylarca evlerine dönemeyen, hayata emekleriyle yön vermeye çalışan, yaratıcı kimselerin gerçek hikayesini de anılarında yaşayacaksınız.
Sonuç olarak. Anılarını yazıya döküp, kalıcı bir eser haline getirmek, kaydedilmiş bir başarıdır. Anılarını toparlayıp, derleyip böylesine bir çalışmaya, imza attığı için, İbrahim Gönen dostumu bir kez daha tebrik ediyorum.