Kalbi kırık dünyanın kalbine dokunduk. Büyüdükçe derdini aldık düz ovaların, çöllerin ve zor zamanlarda başımızı omzuna koyduğumuz bizi taşıyan dağların derdi olduk. Baharda çiçeğini açacak ağacın kaygısını taşıdık. Yorgunluğu üstümüzden ata ata, Nil çocuğun kaygısız gülüşünü takip ederek, Fırat’ın bir saç örüğü, Dicle’nin diğer bir saç örüğü olduğu yeryüzü güzelliğinin peşine düşerek geldik insanın bizi anlamadığı ama suların bizi anladığı yere...
Taş tabletlere kazıdık, meydan muharebelerinden yaralı ve ölü sayımızla geldik. Sevmekti bütün derdimiz, nefreti silkinip atmaktı insanlığın üstünden. Sevmeye dokunmakla aldık dünyanın derdini.