Boztepe’ de teleferiğe binen üç arkadaş, bir süre sonra denzden yükselen hortumun içinde bulurlar kendilerini. Göz gözü görmez olur. Savrulmaya başlayan kabin biranda altüst olur. Korku içinde titreyen gençler, derin bir şoka girerler. Ardından kabinin camlar parçalanır ve rüzgar her birini birer kağıt parçası gibi sürüklemeye başlar. Tam yere çakılmak üzereyken, görülmeyen bir aracın içine alınırlar. Derken, bu kez keyifli bir yolculuk başlar. Nelerin olup bittiğine bir türlü akıl erdiremezler. Sonunda Rüzgarın Ruhu onlarla konuşmaya başlar.
Yüzlerce kilometre uçtuktan sonra Boyabat Kalesi’ ne, oradan Anıtkabir’ e geçerler. Nefes kesen olaylar birbirini kovalar durur. Bu olağanüstü süreçler biter bitmez, oradan Biga’ ya, ardında Bilecik’ e ulaşırlar. En sonunda kendilerini İlkçağ’ın karanlığında, Kapadokya Derinkuyu’ da ki yeraltı şehrinde bulurlar. Dehşet dolu olayların hepsi onları beklemektedir.