Başak rengi saçları kıvır kıvırdı. Işık ışıktı gök mavisi gözleri. Yavru kuş kanatlan gibiydi kıvrımlı kirpikleri. Bakışlarından hep bir gülümseme dökülür dururdu. Ele avuca sığmazdı. Yerinde bir soluk bile durmazdı. Durursa canı sıkılırdı. Durursa aklına türlü çeşitli hinlikler gelirdi. Şaklabanlık ondaydı. Şamata ondaydı. Şakacılık, güldürme onda. Nereye gitse bir devinim, bir devingenlik başlardı. Ta uzaklardan belli olurdu onun orada olduğu.Gülmek yakışırdı ona. Güldürmek yakışırdı. Yaramazlık da. Öfkelendiği, hırçınlaştığı zamanlarda bile bir tatlılık, bir sevimlilik dökülürdü yüzünden, gözlerinden. Küsmesi de kırılması da uzun sürmezdi. Adı Çağlar’dı. Adı gibi çağlardı. Ona çok yakışıyordu davranışları.O, bir hayvanseverdi. Daha çok kuşları severdi. Hele güvercinleri... Bir de ak aksa tüyleri. Bulut bulutsa... Kanat çırpışları gümüş gümüşse...(Kitabın İçinden)Bir hayvanı sahiplenmenin gerektirdiği bilgi ve özveri anlatılıyor bu kitapta. Romanın kahramanı Çağlar 11 yaşında. Hayvanlara duyduğu sevgi onu sorumluluğa ve bilgiye ulaştırıyor.