*Osmanlı Rumeli’ye ayak basıyor. Avrupai-Osmani ve Rumeli-i Şahane tabirleri kullanılan bu bölgeye Anadolu’dan akın akın göç başlıyor. Bu topraklar mesken oluyor, vatan ediniliyor. Rumeli’ye değer veriliyor, hakimiyet kuruluyor, bu topraklarda yeni bir medeniyet inşa ediliyor. Rumeli Türkleşiyor, İslamlaşıyor asırlar önce.
Rumeli canlanıyor, nüfus çoğalıyor, şehirler, köyler kuruluyor. Yerli Hıristiyan halkların yeni komşuları Türkler oluyor. Birbirini tanımaya, anlamaya, birlikte yaşamaya çalışılıyor. Farklı dine ve milliyete mensup olsalar da zaman içerisinde birbirlerine karşı saygılı ve hoşgörülü davranarak komşuluk ilişkileri gelişiyor.
İskan siyaseti Rumeli şehirleri için bir kazancı da beraberinde getiriyor. Şehir, kasaba ve köylerde camiler, mescidler, tekkeler, mektepler, medreseler, çeşmeler, hanlar, hamamlar, bedestenler, imarethaneler, kervansaraylar, köprüler inşa ediliyor, eğitim, kültür ve iktisat alanlarında yeni gelişmeler yaşanıyor.
Rumeli’de, Osmanlı eserleri, minarelerden yükselen ezanlar, medreselerde verilen eğitim, tekkelerde yapılan zikirler, yeni bir hayatın, bir anlayışın, bir kültürün göstergesi oluyor. Çoğu yerlerde cami ve kilisenin yan yana oluşu hayatın ortak bir değer olduğunu gösterir asırlar boyunca bu topraklarda.*