Bir sabah uyanıp evden çıkarsınız. İçinizde tuhaf bir his vardır.
Kapıyı kapatmadan önce dönüp evinize bir daha bakarsınız.
Hani o, sanki akşama eve dönemeyecekmiş hissi, bir daha o evi göremeyeceğim gibi tuhaf bir his…
Akşam o eve dönersiniz belki, ama sabah o kapıyı kapatan siz değilsinizdir artık.
Aslında hayatınız tamamen değişmiştir. Sadece siz farkında değilsinizdir.
(Şimdilik…)
Çünkü yaşam yolunuz, yumuşak bir dönemeçte keskin bir kaderle kesişmiştir ve kaderiniz ya kederiniz ya da en derin hasretiniz olmuştur artık…
Bir sabah evden bu hislerle çıktım, yumuşak bir dönemeçte keskin bir aşkla aşka kaza yaptım ve o gün bugündür ben, o sabah evden çıkan Eylül hiç olamadım…
Bu, Günışığı Eylül`ün masalı.
Satır satır, sayfa sayfa "Ruhumun iz düşümünü" bıraktığım Ruhumun
Gamzeleri’nin, altı çizili satırlarında değil, satır aralarındaki ruhunuza iz bırakacak duyguların her notasında, güzel yüreklerinizle sevgiyle buluşmak dileğiyle…