“Göçecek o günlerde neredeyse bütün komşular. Evlerini bırakıp gidecek, bir çift ayakkabıyı bırakıp gidermiş gibi hepsi. Sırtlarında bağıran boy boy valizlerle ve belki ellerinde hatıralar taşıyan eski bir tepsi. Çörek kokuları gelmeyecek artık Sabro Teyze’nin penceresinden. Oyuncakların kalbi kırılacak, ses vermeyen kapılar yerinden çalınacak, taşlar taşınacak başka duvar eşiklerine. İçi kurumuş meyveler, damlarda serili bekleyecek sahiplerini. Tencereler kokusuz, kapılar kilitli, Hezekiel ve Ayno evlenecekler. David’in dükkânında bilezikler bağıracacak, Gabriel’in üzgün dudaklarında ilahiler titreyip ağlayacak, Mardin, çekecek uzaktan bütün fotoğrafını bu hayatın. Mardin’in kemikleri kalenin dibinde belki, kalenin dibinde bir fidan gibi, hiç büyümeden kuruyup kuruyup kırılacak.”
Şair, yazar ve senarist Şilan Avcı’nın, okurlardan büyük ilgi gören ilk romanından sonra kaleme aldığı Roni Başka Bir Hayatta, hem ilk kitabın devamı niteliğinde, hem de bağımsız bir eser. Mardin sokaklarında uğuldayan bu hikâye, aynı zamanda imkânsız bir aşkın romanı. Kimsenin duymadığı, bilmediği, şehrin yaşlı taşlarının arasına sıkışmış, herkese dair, oysa hiç kimsesiz bu aşk; iki eski avlu, iki din, iki ibadethane, iki çocuk, iki zaman, iki dil, iki kırık bilye belki de. Süryani kızı Ayno ile adının anlamı ışığı çağrıştıran Roni’nin büyük aşkı, kilise duvarlarından cami avlularına, geveze çocukluk hislerinden susmuş erkeklik duygularına dek, bu kez Roni’nin gözünden anlatılıyor.