Gerçek ile hayali ayıran sınırın belirsizleştiği, her biri birer romantik serüven gibi okuyanları da içine alıp baş döndüren yolculuklara çıkarmayı bekleyen Romantik’te zaman, kentler ve insanlar; coşku, hüzün, melankoli ve aşk içinde birer kahramana dönüşmüş. İtalya’da portikolar altında yürürken Almanya’da bir kasabada uyanan, Venedik’te Bellini ile konuşurken Tuna’yı özleyen, Ankara bozkırından kaçıp tahripkâr Karadeniz’e ve kıyılarına uzanan öykü tadında denemeler…
“Budapeşte radyosundan hüzünlü bir melodi değil fakat bu gece bizim işittiğimiz. Orta Çağ’da savaş ganimeti paylaşan, neşeli, muzaffer, vurdumduymaz bir kalabalığız bu kez. Hüzünlü şarkılar, yorgun bedenlerimizi dinlendirmek için. Bu gece zafer türküleri yakışır bize.”