Günümüzde birçok edebiyat araştırmacısı roman tahlil ettiğinde *tema* ve *yapı*yı birbirinden tamamen farklı iki unsur olarak değerlendirmekte; romanın temasını ifade ettikten sonra, *romanda yapı* başlığında *kişiler*, *zaman*, *mekân* gibi alt başlıklar açmakta ve bu alt başlıklarda bahse konu unsurlarla ilgili bilgiler vermektedir. Esasında bunu yapmak, romanın kendi içinde anlamlı bir bütünlük arz eden bir sistem olduğunu gözden kaçırmaya sebep olduğu gibi, romanın *nasıllığı*na dair anlamlı sonuçlar da vermez. Bu nedenle araştırmacılar bu tür çıkarımlarını, çoğunlukla, inceledikleri romanlardan somut örnekler vermeden yaparlar. Hâlbuki araştırmacıların, *Bir romanın sürükleyici bulunup çok okunmasının ya da sıkıcı bulunup okunmamasının sebepleri nelerdir?* sorusunu, inceledikleri romanlardan somut örnekler vererek cevaplamaları, incelemeyi okuyan roman okurları ve yazarları açısından daha faydalı olacaktır. Çalışmada önerilen biçimci okuma metodu, bu konularda yeni bir bakış açısı kazandırmayı hedeflemektedir.