Hey sen; sana sesleniyorum güzel göz. Ne renksin? Siyah, kahve, mavi, yeşil, ela, menekşe… Hiç fark etmez, her ne renksen gördüğüm lebi derya, koca bir dünya.
Hoş geldin, ne iyi ettin de geldin.
Gönlümü açtım; nazar eylersin diye.
Gönlümü açtım; sefa gelir, sefa getirirsin diye.
Gönlümü açtım; elimi tutar, bir süreliğine de olsa yola benimle devam edersin diye…
Hoş geldin; yeryüzündeki mucize...
Hoş geldin; yâr...
Hoş geldin; can…
Var mısın başka hayatlara gezintiye çıkmaya? Haydi ne bekliyorsun, bak sana uzattım elimi yürü benimle. Korkma, ben yanındayım, yol boyunca bendensin…
Bak sevgilim seni seviyorum… Amacım sana eşlik etmek, yüzünü güldürmek ve mutsuzluk hastalığını birlikte yenmek. Ben zaten mutluyum diyorsan ona sözüm yok, Allah gani gani versin, yine de başladıysan okumaya, bitir derim şu kitabı. Ne mektuplar var bir bilsen. Ne hayatlar ve ne mucizeler…
Bu, dini bilgiler içeren bir kitap değildir.
Bu, inançlı-inançsız ayrımı yapan bir kitap da değildir.
Bu, riyadan uzak, samimi itirafların olduğu, yol gösterici, yük hafifletici bir DOST ELİ’dir.