“Rivayet tefsirleri” olarak tanımlanan ve sınıflandırılan eserler kendi aralarında şekil ve muhteva açısından pek çok farklılık göstermektedirler. Zira bu çeşit bir tasnife tabi tutulan eserlerin, gerek yöntem gerekse kullandıkları kaynaklar itibariyle aynı sınıf altında toplanamayacak kadar birbirlerinden bağımsız oldukları gözlemlenmektedir.
Salt rivayetten oluşması mümkün olmayan bu eserlerin kim tarafından hangi kriterlerle böyle sınıflandırıldığı, tasnife dahil edilenlerin veya edilmeyenlerin ne tür ölçütlere göre belirlendiği de muammadır.
Mevcut tasnifin, teşekkül sürecini oluşturan tarihi serencamın ortaya dökülerek bütüncül bir perspektifle yeniden gözden geçirilmesi ise irdelenmesi gereken konulardandır. Günümüzde rivayet tefsirleri ile ilgili yapılan araştırmaların sayısal açıdan artış göstermesi de bu husustaki sorunların varlığını teyit etmektedir.