Ya renkler hayatımızdan bir anda olağan bir şeymiş gibi fark ettirmeden, birer birer yok olup gitselerdi? Giden her renk de beraberinde bir kaç güzel duyguyu alıp götürseydi ne olurdu? Ya da renkler usulca, isimsizce, kaybolurken olayın idrakine varanlar olsaydı ve onlar bu kayboluşu kabul edemeselerdi, ne olurdu? İşte o zaman direniş başlardı. Ceren Cesur ve arkadaşlarının direnişi böyle bir direnişti…
Ceren Cesur, bu direniş için Profesör’ün kurduğu belirli bir amaca hizmet eden Sınırsızlar’a üye olur ve işte o zaman hem aşkının hem de amacının acı ve tatlı telaşı içinde buluverir kendisini. Bu kitapta dâhi bir profesörün, icat ettiği bir makineyle Türkiye’deki renkleri teker teker çaldığına ve insanların kaosa sürüklendiğine şahit olacaksınız.
İnsanlar sonradan farkına vardıkları ve virüs sandıkları renk yoksunluğunun pençesinde adeta duygusuzluktan kıvranırken renk aşığı Ceren ve arkadaşları Profesörü durdurabilecekler mi?