Refik Halit Karay, 1908 yılında Servet-i Fünun Mecmuası`nda yazı hayatına başlar. Kısa bir müddet zarfında, daha çok mizahi yazılarıyla Türk okuyucusunun dikkatini üzerinde toplamaya muvaffak olur. `Kirpi`nin Dedikleri` yazarı, ilk hikayelerini de, aynı yıllarda neşreder. Yani Refik Halit, daha yazı hayatının başlangıcında, bir taraftan mizahi eserler kaleme alarak devrinin özelliklerini yansıtırken diğer taraftan Maupassant benzeri hikayeleriyle İstanbul`un kenar semtlerindeki insanların hayat tarzlarını anlatıyor.
Onun Kalem, Cem, Aydede başta olmak üzere muhtelif dergi ve gazetelerde neşrettiği mizahi yazılar, 20. yüzyılda kendi türünün yol açıcısı durumundadır.
Henüz Anadolu`ya sürgün olarak gitmeden kaleme aldığı köy ve kasaba konulu hikayeler, Cumhuriyet devri Türk hikayeciliğinin işleye işleye bitiremediği problemleri konu aldığı için, Türk edebiyatında ayrı bir ehemmiyet arzederler. Refik Halit Karay, bunlardan başka, roman ve gazete yazılarında da dili iyi ve güzel kullanmasıyla dikkati çeken yazarlarımızdandır.