“Babam şimdiye uyumuştur kesin,” dedim kendi kendime. “Keşke oturup beni beklese… Çoktan uykuya dalmıştır ama. Peki ya oyuncak dükkânı? O da kapalıdır şimdi. Kim gecenin bu vaktinde oyuncak satın alır ki? Elbette benim devemi de dükkâna tıkıştırmış, kapıyı kilitleyip çekip gitmişlerdir. Keşke devemle konuşabilseydim… Dün gece yaptığımız planı unutacak diye ödüm kopuyor. Ya gelmezse?.. Hayır! Kesinlikle gelecek. Bu gece geleceğine ve bana Tahran’ı gezdireceğine dair söz verdi. Deveye binmek de ne keyifli ama! Ah…”
Şu karanlık şehrin en ışıltılı dükkânlarından birinin vitrininde duruyordu deve ve Latif’in rüyalarını süslüyordu…