Machiavelli, her türlü dalaverenin "büyük ilkeler"in ardına gizlenerek yapıldığı bir çağda yaşadı. "Prens" ile bu dalavereleri apaçık, bütün çıplaklığıyla gözler önüne sererken, herhalde ortaya koyduğu şeyin gelecekte kendi adıyla anılacağını hiç düşünmemiştir. Makyavelizm tanımı aslında insanın, bu büyük düşünürün hayatın içindeki bir gerçeği bu kadar "arsızca" ortaya koyuşundan duyduğu dehşetin ifadesidir. İnsanlık yapılagelen entrikalardan çok onun bu şekilde ifade ediliş tarzından dehşete düşmüştür. Böyle olduğu için de bugün hâlâ onu sindirme uğraşı içindedir. "Söylenenlere bakılırsa İblis’in kendisidir hazret, şerrin cevheridir, dönekliği o icat etmiş, uğursuz eseri Prens yayınlanmadan önce dünyada ne riyakâr varmış, ne zorba, ne hain, ne sahte fazilet, ne alkışlanan cinayet." Oysa biliyoruz ki, Machiavelli’den önce de sonra da bunlar "siyaset sanatı"nın olmazsa olmazlarıdır. Machiavelli bu pragmatizmi ihbar etmiyor, tam tersine bizdekini anlatıyor bize. Tıpkı Marx ve başkaları gibi, muhatabını kendi gözlerinin içine bakmaya davet ediyor. Cemil Meriç ve Orhan Gökdemir’in Prens üzerine denemeleriyle birlikte sunuyoruz.