Kendine ait küçük bir pastane işleten Ceylin’in, babaannesinden yadigar tarifle yaptığı portakallı çikolataları dillere destandı. Bir gün, çikolata figürleri ile süslü zilin asılı olduğu kapıdan bir adam girdi içeri.
İş için geldiği küçük şehirde gördüğü pastane tabelasıyla Yiğit’in aklını ele geçiren portakallı çikolata yeme isteği, pastaneden içeri girmesiyle yerini bambaşka bir isteğe bıraktı.
Tezgâhın arkasında onu karşılayan kadını gördüğü anda hayatını cehenneme çeviren tüm takıntıları uçup gitmiş, yıllar sonra ilk kez susan zihninde tek bir takıntı yankılanmaya başlamıştı:
Çillerini say!
Yiğit’in aklındaki tek şey Ceylin’in çillerini saymaktı. İşte aralarındaki güzel ama zorlu aşk böyle başladı.
Yüzünü sev, çilleri say.
Dudaklarını sev, öpücükleri say.
Gözlerini sev, kirpikleri say.