...“Sınıra kadar götürürüm ama kontrol noktasından kendin geçersin.” diyen kamyoncuya bin teşekkür ederek on kilometrelik yolu bitirirken üzerindeki sahte pasaporttan kurtulması gerektiğine karar verdiğinden, pasaportu yırtarak hareket hâlindeki kamyonun penceresinden yele verdi.
Sahte pasaport üzerinde bulunursa Türkiye’de birilerinin başı derde girebilirdi. Üzerinde sadece Beyrut Türk Konsolosluğundan aldığı yazı vardı. Zaten cezaevine girmek için geldiğinden sahtesini atmasında bir beis görmedi.
Gümrüğe geldiklerinde kamyondan indiğinde gördüğü “Türkiye” yazısını kucaklamak istedi. “Keşke şimdi bir kuş olsam da uçup o yazıya “TÜRKİYE”me yüzümü gözümü sürsem. Ey dünyanın en güzel kelimesi, ey dünyanın en güzel bayrağı selam sana. Bir daha vazgeçme benden.” dedi. Eğilip toprağı öptü. Mis gibi vatan kokusunu içine çekti.
Uzun bir secdedeydi. Vatanın tozu toprağı yüzüne bulanıp, ince çakılımsı kumlar yüzüne batarken ruhuna bir anne okşayışının ürpertisi yayıldı.
Emine Özgenç`in kaleminden kurgunun gerçekliğinde kaybolacağınız sıra dışı bir roman.