“Anastasia karakter olarak ağlamayan, muzip ve yaramaz bir yapıya sahipti. Ağlamayı zayıflık olarak değerlendirirdi. Ama artık önemli değildi. Çünkü o bir grandüşes değildi, istediği gibi istediği kadar ağlayabilirdi.”
Bolşevik Devrimi’nde Çar II. Nikolay ve ailesi kurşuna dizilir, küçük kızları mucize eseri hayatta kalır. Ukrayna’da başlayan hikâye, Anastasia’nın hayatını bambaşka bir geleceğe sürükleyerek Elazığ’a kadar uzanır. Naşide Gökbudak, Perina’da Bolşevik rejiminden kaçıp Elazığ’a sığınan Anastasia’nın gerçek hayat hikâyesini gözler önüne seriyor. Bilmediği topraklarda yalnız kalan bir kadının yarım kalan aşkını, büyük acılara rağmen ayakta kalışını, akıcı bir üslupla okura anlatıyor.
“Ben onlar için ne ilkbahar ne yaz ne de sonbahar yaşadım. Bütün ömrüm hep kıştı,” diyen Perina’da bir annenin çocukları için geçmişinden, kültüründen uzakta neler yapabileceğini ve umudunu asla yitirmediğini göreceksiniz.