“Metrûk binalar, lağımlar, hamamlar, bostan kuyuları, çeşme yalakları, değirmenler, mezarlıklar, saçak altları, ulu deryâların dipleri, dağların etekleri, vadiler ve dahi mağaralar acâyiplere mesken süflî zâviyelerdir. Hâşâ besmelesiz girilmez.”
Zâviyetü’s-Süfliyye – Kurtubî-i Cedîd
Faruk, nihayet hakkında onlarca hikâye duyduğu Peri Palas’ı bulmuş ve acayipleri misafir eden bu otelin sahibi hayalet Mümtaz Bey’le tanışmıştı.
O günden sonra Peri Palas’ta karşılaştığı gulyabanilerden kaftarlara, cinlerden karabasanlara, oburlardan al karılarına kadar pek çok acayiple birlikte hiç beklemediği çetin maceralara girecek, İstanbul’u karanlığın gazabından korumaya çalışacaktı.